18 Nisan 2020 Cumartesi

İsmail DÜMBÜLLÜ


 (1897 İstanbul - 5 Kasım 1973) Geleneksel Türk Tiyatrosunun son temsilcisi, Orta oyunu ve Tulûat sanatçısı.
Üsküdar Süleymanağa Mahallesinde doğmuştur. Babası II. Abdülhamid’in silahşörlerinden Zeynel Abidin Efendi, annesi Fatma Azize Hanım’dır Sahne ve sinema oyuncusu İsmail Dümbüllü tuluat geleneğinden yetişti. Birçok Türk seyirlik oyununun ve çeşitli oyunculuk tekniklerinin günümüze aktarılmasını sağlamış, ortaoyunu, operet ve filmlerdeki rolleriyle öne çıkmıştır..

Üsküdar İttihat-ı Terakki Mektebi’ni bitirdikten sonra askeri ortaokuluna başladı. Tiyatro merakı yüzünden askeri ortaokulunun üçüncü sınıfından ayrıldı. Önceleri amatör olarak Karagöz Hüseyin‘in sahnesinde oynayan Dümbüllü, sonraları, profesyonel olarak, Kel Hasan‘ın tiyatrolarında sahneye çıktı. 30 yaşına kadar Kel Hasan’ın yanında çalıştı. Bu dönemde Kavuklu Hamdi, Naşid, Abdi, Küçük İsmail, Abdürrezak gibi dönemin ünlü ortaoyuncularıyla tuluat tiyatrosunda oynadı,

Geleneksel kavuğu Kel Hasan’dan aldı. Kendiside, ölmeden bu kavuğu Münir Özkul‘a devretti. 1989 yılında da ortaoyuncular kavuğu Ferhan Şensoy‘a devroldu.

Dümbüllü, Tevfik İnce ile birlikte kendi topluluğunu kurarak 1928 yılında perdesini Direklerarası‘ndaki Hilal Tiyatrosu‘nda açtı. 1933‘den sonra Anadolu turnelerine çıktı. Dönemin tiyatro anlayışı ve beğenisi giderek değişmesine rağmen Naşid’in ölümünden sonra geleneksek tiyatronun en ünlü adı oldu ve ortaoyunu geleneğini tek başına sürdürdü. Bu dönemde Ayşem, Cebe Gitti, Bülbül gibi operetlerde de oynadı.

II.Dünya Savaşı yıllarından sonra özgün ses tonu, saf görünüşü ve sevimli mimikleriyle 1947‘de itibaren sinemada da görünmeye başladı. Memiş (1947), Dümbüllü Macera Peşinde (1948) ve Keloğlan (1948) filmlerinde başrol oynadı.

Harman sonu(1950), İncili Çavuş(1952), Ne Sihirdir Ne Keramet(1951), Sihirli define(1951) adlı filmlerde ününü pekiştirdi. Ancak bir çok eleştirmene göre, çok seyirci toplamasına karşın, filmlerdeki Dümbüllü, tiyatrocu Dümbüllü kadar başarılı olamamıştı.

Kel Hasan’dan ortaoyunu konusunda öğrendiklerini kendi kişiliğiyle birleştirerek oluşturduğu “Dümbüllü Tarzı”nı hem sahnede hem de perde de sergilemeyi sürdürdü. 1953‘de Kırk Gün Kırk Gece, 1954‘de Mihrimah Sultan, 1956‘da Dümbüllü Tarzangibi filmlerde oynadı. 1968‘de jübile yaparak tiyatroyu bıraktı. Ama sanattan kopmayarak zaman zaman sahneye çıkmayı ve radyo oyunlarında yer almayı sürdürdü.

Oynadığı oyunlardan en çok Gözlemeci, Kavuklu’ya Hile, Çifte Hamamlar, Ters Biyav ve Kanlı Nigar’ı severdi. Oynadığı filmlerde de en çok Nasreddin Hoca ile özdeşleşmişti. Bilinen adıyla Dümbüllü İsmail Efendi, ‘Dümbüllü’ adını nasıl aldığını şöyle anlatır: “Peruz Hanım vardı kantocu, Samran’dan evvel. Bu Peruz Hanım o zamanın en birinci kantocusuydu. Hem de beste yapar, güftesini de kendisi yazardı. Dümbüllü diye bir kanto söylerdi. Buna bir gazel ilave ederek söylemeye başladım. ‘Dümbüllü, Dümbüllü, Gabarala, mabarala, Dümbüllü’ diye oynardık. Böylece Dümbüllü adı üzerimde kaldı”.

İsmail Dümbüllü, 1970 yılında Çalıkuşu Operetinde; Nurhan Damcıoğlu ve Halit Akçatepe ile birlikte oynamıştır. Bir trafik kazasının bir ay sonrasında 5 Kasım1973’de İstanbul’da 76 yaşında öldü. Kabri, Üsküdar’da Karacaahmet Mezarlığı’ndadır.

















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder